
Onlar da bizi yanıltmadılar ve “Çatal Üzerinden Gazetecilik” yapmaya başladılar. “O nasıl oluyor?” demeyin. Görmemiş olamazsınız. Eğer memleket gazetelerinin internet sayfasına girdiğinizde, muhtelif gündem havadislerinin arasında “Falancanın zor anları. Arabadan inerken pileli eteği sıyrılınca neler göründü neler” satırlarına rastlamadıysanız, bir an önce elinizi yüzünüzü yıkayıp, tekrar ekran başına gelin. Hala daha “Bu pistanın sahibi hangi damda un eliyor? Bu fistanın altından hangi meşhur güzelin beytülmalı gözüküyor? Tıklayın, öğrenin” benzeri bir haber göremiyorsanız da derhal doktora gözükün. Bir travma geçiriyor olabilirsiniz..
Mübalağa bir yana, magazin ve bağlı dinamikleri, dünyanın her yerinde, tirajı değilse bile anlık ilgiyi çekmek için kullanıldığından ötürü, gazeteleri ve internet sitelerini bu özellikleri yüzünden eleştirmek manasız gelebilir. Fakat iki tık fazla almak için bunca takla atılarak, gitgide kantarın topuzunun kaçırılması, milletçe iyi yaptığımız bir şeyin, yani “Bokunu çıkarmanın” yolunu açacak gibi gözüküyor. Şimdilik “sansasyon çeken ve isteyen” isimlerin etrafında dönen bu fırtına, işiyle anılmak isteyen ve kariyeriyle bunu hak eden insanlara, örneğin sporculara yaklaşmaya başladığında yaşanması muhtemel alaturka durumlara dair ip uçlarını daha geçenlerde görmedik mi?
Yakın zamanda, memleket parkelerinden bir Daboviç geldi, geçti. Geldiğinde kimselerin haberi yoktu ama geçerken ortalığı ayağa kaldırdı. Bayan basketbolla ilgili herhangi bir mevzunun; değil poyraz, meltem estirmesine dahi şaşılacak ülkemiz ahval ve şeraitinde 40 gün, 40 gece şenliklerle kutlanan bu keyfiyet, Daboviç’in geldiği gibi gitmesiyle son bulunca, kimileri için baki kalan, bir kaç kare fotoğraf oldu... Peki hikaye bitti mi? Hayır. Birbirine aşık iki kitle bu mevzu üzerinde tekrar biraraya geldi.
“Hadi evladım. Göster amcalara pipini” denerek toplum içine itildiği için “Ulan ısrar gani olduğuna göre pek matah bir şey bu bizim maslahat. Öyleyse onun gösterdiği doğrultuda yürümeliyim ben” izlenimi edinerek, bunu sosyal hayatında büyük başarıyla uygulayan tümenlerce insan, zaten hali hazırda sokaklarda ve sanal alemde dolaşıyordu. Bunların ekürisi olarak da “Koyarız Daboviç’i sitenin orasına burasına. Mis gibi hit gelir. Eyyyy şu iki lob! Sen nelere vesilesin” diye düşünen, “Sevtap Parman’lı Tan Gazetesi” ekolünün “Uyanık İdman Yurdu” gazetecileri (?) yerlerini aldılar.. Kitleler resimlere hücum etti. “My Pictures” lar “Basketbolcu xxx” klasörleri ile süslendi.
Şüphesiz camianın akil insanları rahatsızdı Ama aaber olmaya alışmamış, bayan basketbolun kimi insanları da mutluydular aslında. Vasat bir sporcunun, basketbolla ilgili olmayan tenasül uzuvları sayesinde de olsa, hiç önem atfedilmeyen branş gündeme gelmişti. Camiadan olmadığım ve “akil” sıfatını pek de haiz sayılmadığım halde benim de bir endişem vardı. Bu rüzgarın dinmesinden sonra oluşacak boşlukta, kimilerince salça kıvamının tutturulmasından korkuyordum. Ki korktuğum başıma, hem de tuttuğum takıma dair bir haberle geldi.
Bir internet sayfasında G.T imzasıyla yayınlanan bir haber.
“Fenerbahçe ile Mersin BŞB arasındaki final serisinde iki bayan sevgili Katie ile Lindsey birbirine rakip olacak.”
Haberin daha fazla detayına gitmeye, G.T. denen şahısa daha fazla tıklatmaya gerek yok. Belki kimileri “Ne var bunda?” bile diyebilir.
Doğrudur, belki bunda bir şey yoktur.
Doğrudur, konunun haber değeri vardır.
Doğrudur, haberin öznesi çok meşhurdur.
Doğrudur, kulüp bazında önemli bir kaynaktan gelen haberdir.
Doğrudur, çünkü odur, budur, şudur.
Ama her şeyden öte, bütün bu haber mevzuu başlı başına bir samimiyetsizlik abidesidir.
Bayan basketbolun b harfinden bahsetmeden senelerini geçiren insanların, biyoloji dersinde “Üreme” kelimesini duyunca “Hoca üreme dedi lan eholehoeyyy” diyerek kendinden geçen tuhaf organizmalar gibi davranmasını sağlayacak, müstehzi bir üslup. Ne o? Habermiş. Hasss...binallah!
Katie Smith Türkiye’ye gelmiş geçmiş en kariyerli yabancı oyuncu. Buna rağmen Fenerbahçe’nin resmi yayın organları da dahil olmak üzere, hemen hemen hiç bir medya unsuru, bu konunun üzerine doğru dürüst gitmedi. Neden? Çünkü bayan basketbol, yani “Bu ülkenin aydınlık yüzü” diye bebek gibi sırtı sıvazlanan ama sadece küçük bir gaz çıkartarak rahatlaması sağlanan branş, kimsenin umurunda değil. Falanca takım başarılı olunca “Formaları çıkarıp, topukluları giydiler” diye haber yap. Oyuncuların sansasyonlarını bul. Sonra “Vay efendim, bu ülkenin bayan basketboluuuuuuu” diye sağda solda nutuklan. Hadi lan oradan.
Sorsanız “Lauren Jackson da soyunuyor anadan üryan. Onu da haber yapıyorlar. Bu, dünyanın her yerinde böyle”. Doğru, ama Lauren Jackson’ı hakettiği yere de çıkartıyorlar, onore de ediyorlar. Burada olduğu gibi basketbolundan başka her şeyinden konuşmuyorlar insanın. Bunlara sansasyon lazım. İnsanın sorası geliyor. Bunca güzel istihbarat arasında mutlaka vardır, yerli oyunculara dair de bir şeyler. Neden onlar haber olmuyor? “Ataerkil toplumuz. Eş, dost, hısım, akraba, bilemedin sevgilisi gelir çöker. Şarkısı bile var, Cem Karaca’nın. Durduk yere sıkıntıya girmeyelim” diye, korku dağları mı bekliyor? Gazeteciliğe mi sığmıyor?
2 yorum:
Katie Smith gibi basketbolun yaşayan efsanelerinden birisini memleketimiz liginde, canlı canlı izleme şansı yakalamış olmak değil de bu kadının cinsel tercihleri daha çok ilgi çekiyorsa yazıklar olsun.
Magazin ülkemizin en güzel şeyi. Katie'nin durumunu tasvip etmiyor, doğru bulmuyorum ama ne olursa olsun önce insan olsun...
Yorum Gönder